Barış Cihanoğlu | Selected Bio Texts
2020 - 2019 - 2018 /17
2016 /15 - 2014 - 2013
Sosyolojik Bir Kitabın Manzarası
1994 Ve 2007 Yılları Arasında Kesintisiz Resim Çalışmalarını Sürdüren Cihanoğlu; Üniversite Dönemini Maceraperest Bir Şehir Avaresi Gibi Geçirmiştir. Tabii Atölyesine Kapanıp Resim Çalışmadığı Zamanlar Hariç.
Ayyaş Aylak Arkadaşlar, Tek Gecelik Aşklara Nispet Yaparcasına Disiplinli Ve Çalışkandı Üniversitede Barış. Belki De En Çok Ve En Ciddi Emek Verenlerdendi. Bu Dönemi Anlatırken Becerikli Sokak’taki Atölyeden Bahsetmemek Olmaz Elbette. Bar Ve Gece Kulüpleriyle Meşhur Sakarya’nın Hemen Yakınlarındaki Atölye, Resimle Ilgili Ya Da Ilgisiz Pek Çok Insanın Buluşma Yeriydi. Binaya Tinercilere Selam Vererek Girerdiniz Ve Lambaları Olmayan Köhne Apartmanda Doğru Kapıyı Bulurda Tıklayabilirseniz Şayet Elinde Fırça Son Derece Ciddi Genç Bir Ressam Karşılardı Sizi. Sakin, Canlı, Gözükara Ve Bakımlıydı. Sigara Kullanmaz, Temizliğe Ve Düzenli Yaşamaya Dikkat Ederdi. Binayla Tezat Bir Daireyle Karşılaşırdınız. Bir Marangozu Kıskandıracak Zenginlikte Bir Atölyeydi Burası. Burada Yaşıyor, Burada Çalışıyor, Konuklarını Burada Ağırlıyordu. O Dönemler Klasik Rönesans’ı Özellikle De Rembrant’ı Öğretmen Edinmişti Kendine. “Resimlerin Demode Ve Akademik” Diyenlere Aldırmıyor; “Akademik Resim Yapıyorum, Çünkü Burası Akademi” Diyordu. Yeni Her Şeyin Alkışlandığı, Avantgardizmin Göklere Çıkartıldığı Bir Zamanda Barış Demode Nitelemelerine Aldırış Etmeden Resim Yapmıştır. Moda Olanı Yada Çağdaş Olanı Diyelim Sadece Izlemekle Yetinmiştir.
O, Resmini Kavram Ve Kuramlarla Kurgulamaz, Sadece Sağlam Bir Desen Kavrayışının Peşine Düşmüştür. Bu Hedefinden Kendisini Tanıdığım Onbeş Yıl Boyunca En Ufak Bir Sapma Yapmamıştır. Barış, Aksine Bugün Bile Hala Tekrar Tekrar Figür Resminin Ustalarına ( Rembrandt, Raffaello, Velazguez, Goya, Degas Vb. ) Dönmektedir. 2000 Yılında Master Programını Bırakıp Kendini Tamamen Resim Yapmaya Adadı. Hayatını Resim Dersleri Vererek Kazanıyordu. Ayyaş Arkadaşlar, Gece Hayatı Geride Kaldı. Kendini Ispatlamaya Ve Ayakta Kalmaya Çabaladı. Resimden Nasıl Para Kazanılır Dönemiydi. ( Güzel ) Resimler Çalışıyor Bir Yandan Da Kendi Resimlerinin Temellerini Inşa Ediyordu. Nüler, Manzaralar, Portreler, Ölü Doğalar Ve Aklınıza Gelebilecek Her Türden Fantastik Obje . Bu Iç Gıcıklayan Romantizm 2002 Yılına Dek Sürdü.
2002 Ressamın Günümüz Eserlerinin Ilk Örneklerinin Oluştuğu Yıldı. Yabancı Izleyiciye Son Derece Şaşırtıcı Gelebilecek Bu Resimler, Benim Için Hiç De Sürpriz Olmamıştır. Barış’ın Sıra Dışı Geçmişi, Absürd Belleğinin Derinliklerinden Tuvale Dökülüyordu. Sergilere, Projelere Ve Yarışmalara Katıldı. O Günden Günümüze Durmadan Üretti Üretti. Zamanla Eserleri Daha Da Olgunlaştı. Kent Ve Kentlileri Yansıttığı Resimlerinde Jigololar, Kokotlar, Züppeler, Gecekondulular, Sokak Çocukları, Fukaralar, Sıradan Aileler, Teatral Bir Atmosferde Kendilerine Yer Buldular. Onun Resimleri Anlık Bir Görüntüyü Aktaran Gözün Değil, Gözlemlemiş Ve Sorgulamış Bir Usun Eseridir. Ruhuyla Resim Yapar. Geniş Bir Görüşün, Sosyolojik Bir Kitabın Manzarasıdır. Toplumsal Çatışmaları, Çelişkileri, Uzlaşmaları Yansıtır Fakat Resmi Konuya Da Kurban Etmez. O Resmin Iskeletini Sağlam Kurar Çoğunlukla Klasik Perspektife De Itibar Etmez. Perspektifi İzleyiciye Yön Gösteren Bir Parmak Gibi Kullanır; Böylece Izleyici Klasik Perspektifin Tek Odaklı Bakışından Kurtularak Resmin Içine Girer. Onun Figürleri Benzerlerine Magritte Ve Dali’de Rastladığımız “Çok Anlamlılık” A Da Sahiptir. Örneğin Hacimli Olması Gereken Bir Kadın Bluzuna Daha Dikkatli Baktığımızda, Aynı Zamanda Döşeme Çizgileri Olarak Da Çizildiğini Fark Ederiz. Saygı Duyulacak Bir Sabır Ve Disiplin Içinde Yaptığı Bu Çalışmaların Sebebi Büyük Bir Ressam Olma Hırsı Değildir. Kanımca Tüm Bunların Altında Yatan Sebep Ondaki Derin Resim Sevgisi Ve Ustalara Duyduğu Saygı Ve Hayranlıktır.
Bülent Aytaç
1994 Ve 2007 Yılları Arasında Kesintisiz Resim Çalışmalarını Sürdüren Cihanoğlu; Üniversite Dönemini Maceraperest Bir Şehir Avaresi Gibi Geçirmiştir. Tabii Atölyesine Kapanıp Resim Çalışmadığı Zamanlar Hariç.
Ayyaş Aylak Arkadaşlar, Tek Gecelik Aşklara Nispet Yaparcasına Disiplinli Ve Çalışkandı Üniversitede Barış. Belki De En Çok Ve En Ciddi Emek Verenlerdendi. Bu Dönemi Anlatırken Becerikli Sokak’taki Atölyeden Bahsetmemek Olmaz Elbette. Bar Ve Gece Kulüpleriyle Meşhur Sakarya’nın Hemen Yakınlarındaki Atölye, Resimle Ilgili Ya Da Ilgisiz Pek Çok Insanın Buluşma Yeriydi. Binaya Tinercilere Selam Vererek Girerdiniz Ve Lambaları Olmayan Köhne Apartmanda Doğru Kapıyı Bulurda Tıklayabilirseniz Şayet Elinde Fırça Son Derece Ciddi Genç Bir Ressam Karşılardı Sizi. Sakin, Canlı, Gözükara Ve Bakımlıydı. Sigara Kullanmaz, Temizliğe Ve Düzenli Yaşamaya Dikkat Ederdi. Binayla Tezat Bir Daireyle Karşılaşırdınız. Bir Marangozu Kıskandıracak Zenginlikte Bir Atölyeydi Burası. Burada Yaşıyor, Burada Çalışıyor, Konuklarını Burada Ağırlıyordu. O Dönemler Klasik Rönesans’ı Özellikle De Rembrant’ı Öğretmen Edinmişti Kendine. “Resimlerin Demode Ve Akademik” Diyenlere Aldırmıyor; “Akademik Resim Yapıyorum, Çünkü Burası Akademi” Diyordu. Yeni Her Şeyin Alkışlandığı, Avantgardizmin Göklere Çıkartıldığı Bir Zamanda Barış Demode Nitelemelerine Aldırış Etmeden Resim Yapmıştır. Moda Olanı Yada Çağdaş Olanı Diyelim Sadece Izlemekle Yetinmiştir.
O, Resmini Kavram Ve Kuramlarla Kurgulamaz, Sadece Sağlam Bir Desen Kavrayışının Peşine Düşmüştür. Bu Hedefinden Kendisini Tanıdığım Onbeş Yıl Boyunca En Ufak Bir Sapma Yapmamıştır. Barış, Aksine Bugün Bile Hala Tekrar Tekrar Figür Resminin Ustalarına ( Rembrandt, Raffaello, Velazguez, Goya, Degas Vb. ) Dönmektedir. 2000 Yılında Master Programını Bırakıp Kendini Tamamen Resim Yapmaya Adadı. Hayatını Resim Dersleri Vererek Kazanıyordu. Ayyaş Arkadaşlar, Gece Hayatı Geride Kaldı. Kendini Ispatlamaya Ve Ayakta Kalmaya Çabaladı. Resimden Nasıl Para Kazanılır Dönemiydi. ( Güzel ) Resimler Çalışıyor Bir Yandan Da Kendi Resimlerinin Temellerini Inşa Ediyordu. Nüler, Manzaralar, Portreler, Ölü Doğalar Ve Aklınıza Gelebilecek Her Türden Fantastik Obje . Bu Iç Gıcıklayan Romantizm 2002 Yılına Dek Sürdü.
2002 Ressamın Günümüz Eserlerinin Ilk Örneklerinin Oluştuğu Yıldı. Yabancı Izleyiciye Son Derece Şaşırtıcı Gelebilecek Bu Resimler, Benim Için Hiç De Sürpriz Olmamıştır. Barış’ın Sıra Dışı Geçmişi, Absürd Belleğinin Derinliklerinden Tuvale Dökülüyordu. Sergilere, Projelere Ve Yarışmalara Katıldı. O Günden Günümüze Durmadan Üretti Üretti. Zamanla Eserleri Daha Da Olgunlaştı. Kent Ve Kentlileri Yansıttığı Resimlerinde Jigololar, Kokotlar, Züppeler, Gecekondulular, Sokak Çocukları, Fukaralar, Sıradan Aileler, Teatral Bir Atmosferde Kendilerine Yer Buldular. Onun Resimleri Anlık Bir Görüntüyü Aktaran Gözün Değil, Gözlemlemiş Ve Sorgulamış Bir Usun Eseridir. Ruhuyla Resim Yapar. Geniş Bir Görüşün, Sosyolojik Bir Kitabın Manzarasıdır. Toplumsal Çatışmaları, Çelişkileri, Uzlaşmaları Yansıtır Fakat Resmi Konuya Da Kurban Etmez. O Resmin Iskeletini Sağlam Kurar Çoğunlukla Klasik Perspektife De Itibar Etmez. Perspektifi İzleyiciye Yön Gösteren Bir Parmak Gibi Kullanır; Böylece Izleyici Klasik Perspektifin Tek Odaklı Bakışından Kurtularak Resmin Içine Girer. Onun Figürleri Benzerlerine Magritte Ve Dali’de Rastladığımız “Çok Anlamlılık” A Da Sahiptir. Örneğin Hacimli Olması Gereken Bir Kadın Bluzuna Daha Dikkatli Baktığımızda, Aynı Zamanda Döşeme Çizgileri Olarak Da Çizildiğini Fark Ederiz. Saygı Duyulacak Bir Sabır Ve Disiplin Içinde Yaptığı Bu Çalışmaların Sebebi Büyük Bir Ressam Olma Hırsı Değildir. Kanımca Tüm Bunların Altında Yatan Sebep Ondaki Derin Resim Sevgisi Ve Ustalara Duyduğu Saygı Ve Hayranlıktır.
Bülent Aytaç