Barış Cihanoğlu | Selected Bio Texts
2020 - 2019 - 2018 /17
2016 /15 - 2014 - 2013
Acı Ama Siz Yine De Buyurun!
Gerçeğin Kurgusunu ironik Biçimde Gerçeğin Kendisiyle Yapıbozuma Uğratıyor Barış. Kuvvetli Desen Ve Figür Anlayışıyla Kotardığı Sahneler, Gerçeğin Ta Kendisi Ya Da Tam Zıddı. Kalabalıkları Resmetmeye Devam Ediyor. “Kalabalıklar Içindeki Yalnızları” Gösteriyor. İnsana Dair Hikâyeler Öykülüyor. Hayatın Günlük Rutini Içinde Debelenen Küçük Bedenler… Müdahaleci, Tedirgin, Kendince Uyanık… İçi Güzel Çirkinler, Içi Çirkin Güzeller...
Sezgileriyle Hesapsızca Varmaya Çalıştığı Noktaya Kendisini Götürecek Bir Üslubu Var Barış’ın Ve Tekrara Düşmek Endişesi Taşımadan Resim Yapıyor. Bu Amaçla, Dünden Bugüne Resmettiği Imgelerin Bazıları Çıkmış, Yerlerine Yeni Başka Formlar Girmiş. 2007 Yılında Gerçekleştirdiği Kişisel Sergisinden Bu Yana Gerçeğe Öykünmek Fikrinden Giderek Uzaklaşarak Kompozisyonlarının Teatral Yönüne Vurguyu Arttırmış Sanatçı. İşte Karşımızda, Yüzlerde Maskelerle Sunulan Tek Perdelik Bir Hayat Oyunu; Bir Gösteri!
Barış Cihanoğlu, Bakışı Yadırgatmak Yoluyla Aktarmak Istediği Duyguları Biçimiyle de Verir. Çizgiyi Kendince Yorumlayarak Kalın Konturlar Haline Getirir, Formu Daha Da Ortaya Çıkarır. Desendeki Ustalığı Da Ortaya Çıkar Böylece. Onun Için Desen, Yağlıboya Resimden de Renkten de Önce Gelmektedir. Kendi Tabiriyle “Desenle Düşünen, Deseni Renklendiren” Bir Anlayışla Resim Yapar. Renk Seçiminde Realist Davranmaması, Anatomik Figürlerin Ifadeleriyle, Mimikleriyle, Duruşlarıyla Oluşturdukları Çarpıcı Gerçekliklerin Tam Zıddıdır. Hikâye Edilen Günlük Olanın Sıradanlığındadır. Bu Bileşim, Ilk Bakışta Farkına Varılamaz Bir Etki Yaratır Izleyende
Aynı Rengin Tonlarıyla Kurguladığı Sahnelerde Fırça Vuruşları Belirleyicidir. Ters Yöne Akan Darbelerle Zıtlığın Farkına Vardırır. Resimlerinde Kaba, Üstünkörü Boyanmış Izlenimi Veren Kimi Alanlar Sürecin Varacağı Yeri Işaret Eder. Yer Yer Kazır, Siler, Tekrar Boyar; Bozar. Belki Daha Önce Yapıp Beğenmediği Bir Kompozisyonun Üstünü Kapatır Ama Yalan Bir Kapatmadır Bu. Alt Katman Gölgeler Halinde Yaşar Kompozisyonda. Bakan Göz, Üstteki Resmin Farkındalığına Varmak Için Ipuçlarından Hareketle Hikâyeyi Yazmaya Çaba Gösterirken, Yüzeyi Arkeolog Gibi Kazmak Zorunda Bırakılmıştır. Yokluğuyla Bile Vardır Silinmiş.
Kendine Belletilenleri Bilerek Aşma Çabasında Sanat Tarihinden Aldığı Referanslarla Hareket Eder. Bu, Figürden Kopmamış Bir Resim Anlayışı Için Oldukça Zor Bir Yoldur. Ama Barış, Tabiri Caizse Bu Yola Baş Koymuştur!
Oyun Kavramı Hayatın Kendisinin Oyunsuluğuna Dair Basit Bir Değindirmedir Onun Resminde. Bir Ölüm Kalım Oyunu! Bu Durumda, Adamın Elinde Oyuncak Yapıp Gezdirdiği Kadın Karısıdır Olsa Olsa. Silahlı, Kara Gözlüklü Bir Adamla Kim Ve Neden Orada Olduğunu Bilmediğimiz Bir Karakterin Hikâyesini Yazmaya Çalışırken Siz, Aradan Karşınıza Çıkan Bir Iskambil Kartı, Hayatın Oyunsuluğuna Mı Kumar Oluşuna Mı Gönderme Yapar, Bilinmez.
Çapraşık Ilişkiler Zordur… Çıplak Ve Pejmürde Bir Kadın, Önünde Eliyle Onu Taciz Eden Bir Pala Bıyıklı Ve Arkasında Sinik Bir Adamın Gölgesi… Kadının Yüzünden Okunan Bir Şaşkınlık, Çaresizlik Ifadesi… İskambil Kartı Yine Devrede... Perdede Ezik Insanların Trajedisi!
Resim Içinde Çerçevesiyle Bir Resim. Resme Bakan Resimdeki Kadının Açmazı. Ona Bakan Üçüncü Göz. Hepimiz Aynı Paradoksun Parçalarıyız!
Birbirinden Kopuk Ama Aynı Kompozisyonda Birleşen Figürleri Birbirlerine Fütursuzca Dokunur. Arkadan Uzanır Eller. Kimi Sahnelerde Elin Sahibi Belli Bile Değildir; Kimin Eli Kimin Üstünde!
Barış’ın Derdi Anlatmaktan Çok Önce Resim Yapmaktır. Yapmış Ve Kenardan Sizi Izlemektedir. Tedirgin Olan Yüzlerden Tatmin Olmaktadır Sanki. “Anlatılan Senin Hikayen!” Her Ne Kadar Dikte Etmek Gibi Bir Amacı Olmasa Da Resim Yapmış Olmakla, Var Olanın Kaçınılmaz Anlatımına Girişmiştir Bile Zaten. -Jean Baudrillard’a Göndermeyle- Onun Gerçek Konusu Resmini Yaptığı Şey Değil Boyama Eyleminin Kendisidir. Yalnızca Boyamak Gerektiği Için Boyamaktadır.
Sevilmek, Beğenilmek Gibi Kaygıları Iyice Geri Plana Iterek Samimiyetinin Sonuna Kadar Arkasındadır. “Uysa Da Uymasa Da...” Yapar Barış Ve Bunu Söyler De! Bu Tavrının Nedenini Açıklarkenki Kendi Kelimelerinin Samimiyeti, Karakteriyle Özdeş Şekilde Üslubuna Sinmiş Bir Samimiyettir. Toplumsal Rahatsızlıkların Yanı Sıra Kişisel Obsesyonlar, Bastırılmış Cinsel Dürtüler, Ayrıntılarda Saklı Bilinçaltı Huzursuzlukları, Okumayı Bilene Sonsuz Alanlar Açar. Girmenin Cesaret Istediği Bu Alanları Da Çekinmeden Gösterir. Nereye Gittiğinin Hesabına Düşmez, Varacağı Yere Varır; Varacaktır Da.
Çoğunluk Tarafından Sevilmek, Takdir Edilmek Değil, Azınlık Tarafından Fanatikçe “Tutulmak” Istiyor Barış. Bunu Yaratacak Kütlesel Gücün Resmin Doğasında Olduğuna da Yürekten inanıyor. Her Ne Kadar Son Zamanlarda Değişen Kültürel Kodlamalarla “Olumsuz”U Tanımlamanın Aracı Olsa Da Zaman Bakımından Nostaljik Bir Boyuta Sahip Ve Kesin Tanımı Yapılamasa Da “Olumlu” Atıflarla Bilincimizde Beliren Bir Kavram Olarak “Kült” Kavramını Önemsiyor. Kült Olacak Bir Sanatın Peşinde. Kült Olmaktan Kasıtta Komiklikten Eser Yok. Gülünçleştirmeden, “Halk Ağzı”Na Sahip Çıkan, içerden Bir Ses Onunki. “Barış’ın Resimleri, Günlük Olana Kendini Kaptırmış Küçük Ve Bencil Hayatları, Yabancılaşmış Özneyi, Rutini, Duyarsızlıkları En Zıt Biçimde Canlı Renklerle, Büyük Hareketlerle Gösterirken Trajik Olanı Geri Çağırır.” Sözleriyle Tarif Etmiştim Onu. Hayat Acılarla Dolu Deme Cesaretini Çekinmeden Göstermeye Devam Ediyor Ve Sizi Sahneye Davet Ediyor.
Elif Dastarlı
Gerçeğin Kurgusunu ironik Biçimde Gerçeğin Kendisiyle Yapıbozuma Uğratıyor Barış. Kuvvetli Desen Ve Figür Anlayışıyla Kotardığı Sahneler, Gerçeğin Ta Kendisi Ya Da Tam Zıddı. Kalabalıkları Resmetmeye Devam Ediyor. “Kalabalıklar Içindeki Yalnızları” Gösteriyor. İnsana Dair Hikâyeler Öykülüyor. Hayatın Günlük Rutini Içinde Debelenen Küçük Bedenler… Müdahaleci, Tedirgin, Kendince Uyanık… İçi Güzel Çirkinler, Içi Çirkin Güzeller...
Sezgileriyle Hesapsızca Varmaya Çalıştığı Noktaya Kendisini Götürecek Bir Üslubu Var Barış’ın Ve Tekrara Düşmek Endişesi Taşımadan Resim Yapıyor. Bu Amaçla, Dünden Bugüne Resmettiği Imgelerin Bazıları Çıkmış, Yerlerine Yeni Başka Formlar Girmiş. 2007 Yılında Gerçekleştirdiği Kişisel Sergisinden Bu Yana Gerçeğe Öykünmek Fikrinden Giderek Uzaklaşarak Kompozisyonlarının Teatral Yönüne Vurguyu Arttırmış Sanatçı. İşte Karşımızda, Yüzlerde Maskelerle Sunulan Tek Perdelik Bir Hayat Oyunu; Bir Gösteri!
Barış Cihanoğlu, Bakışı Yadırgatmak Yoluyla Aktarmak Istediği Duyguları Biçimiyle de Verir. Çizgiyi Kendince Yorumlayarak Kalın Konturlar Haline Getirir, Formu Daha Da Ortaya Çıkarır. Desendeki Ustalığı Da Ortaya Çıkar Böylece. Onun Için Desen, Yağlıboya Resimden de Renkten de Önce Gelmektedir. Kendi Tabiriyle “Desenle Düşünen, Deseni Renklendiren” Bir Anlayışla Resim Yapar. Renk Seçiminde Realist Davranmaması, Anatomik Figürlerin Ifadeleriyle, Mimikleriyle, Duruşlarıyla Oluşturdukları Çarpıcı Gerçekliklerin Tam Zıddıdır. Hikâye Edilen Günlük Olanın Sıradanlığındadır. Bu Bileşim, Ilk Bakışta Farkına Varılamaz Bir Etki Yaratır Izleyende
Aynı Rengin Tonlarıyla Kurguladığı Sahnelerde Fırça Vuruşları Belirleyicidir. Ters Yöne Akan Darbelerle Zıtlığın Farkına Vardırır. Resimlerinde Kaba, Üstünkörü Boyanmış Izlenimi Veren Kimi Alanlar Sürecin Varacağı Yeri Işaret Eder. Yer Yer Kazır, Siler, Tekrar Boyar; Bozar. Belki Daha Önce Yapıp Beğenmediği Bir Kompozisyonun Üstünü Kapatır Ama Yalan Bir Kapatmadır Bu. Alt Katman Gölgeler Halinde Yaşar Kompozisyonda. Bakan Göz, Üstteki Resmin Farkındalığına Varmak Için Ipuçlarından Hareketle Hikâyeyi Yazmaya Çaba Gösterirken, Yüzeyi Arkeolog Gibi Kazmak Zorunda Bırakılmıştır. Yokluğuyla Bile Vardır Silinmiş.
Kendine Belletilenleri Bilerek Aşma Çabasında Sanat Tarihinden Aldığı Referanslarla Hareket Eder. Bu, Figürden Kopmamış Bir Resim Anlayışı Için Oldukça Zor Bir Yoldur. Ama Barış, Tabiri Caizse Bu Yola Baş Koymuştur!
Oyun Kavramı Hayatın Kendisinin Oyunsuluğuna Dair Basit Bir Değindirmedir Onun Resminde. Bir Ölüm Kalım Oyunu! Bu Durumda, Adamın Elinde Oyuncak Yapıp Gezdirdiği Kadın Karısıdır Olsa Olsa. Silahlı, Kara Gözlüklü Bir Adamla Kim Ve Neden Orada Olduğunu Bilmediğimiz Bir Karakterin Hikâyesini Yazmaya Çalışırken Siz, Aradan Karşınıza Çıkan Bir Iskambil Kartı, Hayatın Oyunsuluğuna Mı Kumar Oluşuna Mı Gönderme Yapar, Bilinmez.
Çapraşık Ilişkiler Zordur… Çıplak Ve Pejmürde Bir Kadın, Önünde Eliyle Onu Taciz Eden Bir Pala Bıyıklı Ve Arkasında Sinik Bir Adamın Gölgesi… Kadının Yüzünden Okunan Bir Şaşkınlık, Çaresizlik Ifadesi… İskambil Kartı Yine Devrede... Perdede Ezik Insanların Trajedisi!
Resim Içinde Çerçevesiyle Bir Resim. Resme Bakan Resimdeki Kadının Açmazı. Ona Bakan Üçüncü Göz. Hepimiz Aynı Paradoksun Parçalarıyız!
Birbirinden Kopuk Ama Aynı Kompozisyonda Birleşen Figürleri Birbirlerine Fütursuzca Dokunur. Arkadan Uzanır Eller. Kimi Sahnelerde Elin Sahibi Belli Bile Değildir; Kimin Eli Kimin Üstünde!
Barış’ın Derdi Anlatmaktan Çok Önce Resim Yapmaktır. Yapmış Ve Kenardan Sizi Izlemektedir. Tedirgin Olan Yüzlerden Tatmin Olmaktadır Sanki. “Anlatılan Senin Hikayen!” Her Ne Kadar Dikte Etmek Gibi Bir Amacı Olmasa Da Resim Yapmış Olmakla, Var Olanın Kaçınılmaz Anlatımına Girişmiştir Bile Zaten. -Jean Baudrillard’a Göndermeyle- Onun Gerçek Konusu Resmini Yaptığı Şey Değil Boyama Eyleminin Kendisidir. Yalnızca Boyamak Gerektiği Için Boyamaktadır.
Sevilmek, Beğenilmek Gibi Kaygıları Iyice Geri Plana Iterek Samimiyetinin Sonuna Kadar Arkasındadır. “Uysa Da Uymasa Da...” Yapar Barış Ve Bunu Söyler De! Bu Tavrının Nedenini Açıklarkenki Kendi Kelimelerinin Samimiyeti, Karakteriyle Özdeş Şekilde Üslubuna Sinmiş Bir Samimiyettir. Toplumsal Rahatsızlıkların Yanı Sıra Kişisel Obsesyonlar, Bastırılmış Cinsel Dürtüler, Ayrıntılarda Saklı Bilinçaltı Huzursuzlukları, Okumayı Bilene Sonsuz Alanlar Açar. Girmenin Cesaret Istediği Bu Alanları Da Çekinmeden Gösterir. Nereye Gittiğinin Hesabına Düşmez, Varacağı Yere Varır; Varacaktır Da.
Çoğunluk Tarafından Sevilmek, Takdir Edilmek Değil, Azınlık Tarafından Fanatikçe “Tutulmak” Istiyor Barış. Bunu Yaratacak Kütlesel Gücün Resmin Doğasında Olduğuna da Yürekten inanıyor. Her Ne Kadar Son Zamanlarda Değişen Kültürel Kodlamalarla “Olumsuz”U Tanımlamanın Aracı Olsa Da Zaman Bakımından Nostaljik Bir Boyuta Sahip Ve Kesin Tanımı Yapılamasa Da “Olumlu” Atıflarla Bilincimizde Beliren Bir Kavram Olarak “Kült” Kavramını Önemsiyor. Kült Olacak Bir Sanatın Peşinde. Kült Olmaktan Kasıtta Komiklikten Eser Yok. Gülünçleştirmeden, “Halk Ağzı”Na Sahip Çıkan, içerden Bir Ses Onunki. “Barış’ın Resimleri, Günlük Olana Kendini Kaptırmış Küçük Ve Bencil Hayatları, Yabancılaşmış Özneyi, Rutini, Duyarsızlıkları En Zıt Biçimde Canlı Renklerle, Büyük Hareketlerle Gösterirken Trajik Olanı Geri Çağırır.” Sözleriyle Tarif Etmiştim Onu. Hayat Acılarla Dolu Deme Cesaretini Çekinmeden Göstermeye Devam Ediyor Ve Sizi Sahneye Davet Ediyor.
Elif Dastarlı